Miğdesine
düşkün ve bir o kadar da pis boğaz biri olarak hayatın anlamı çoğu zaman
yediğim güzel yemekler, içtiğim güzel içkilerdir.Aşağıda fotoları olan
yemeklerin hepsinin bir hikayesi var ve baktıkça bana mutluluk veriyorlar. Keza
fotoğrafını başımı yemekten kaldırıpta çekemediğim daha nice güzellikler de
vardır ki ne sen sor ne ben söyleyeyim.. Ne yazabilirim dediğim de aklıma ilk
bu geldi sonrada seyahat..Ve ilk akla düşenle uzatmadan sadete geliyorum
İşte menüm:
Giriş
Herkesin zevki ayrıdır,ADCO’da çalışmış birine de şarap
bilmişliği yapamam ama benim damak tadıma uyan en son dönemde içtiğim en güzel
şarap DLC serisindeki Sultaniye-Emir’di.Yanında da bu herbiri birbirinden güzel
şarküterileri yedin mi zaten ne dert kalır ne tasa.Güzel sıcak bir İstanbul
Ekmeği’de olmazsa olmazım..Bunları yiyip,içtikten sonra zaten farklı bir boyuta
geçmezsen kalk git J
Ara sıcak ve Salata
Bu bölümü Yunanistan’dan seçtim. Gayet basit olan ‘Köy
Salatası’ ve Ahtapot ızgara. Küçükken huylandığım için yemediğim zamanları lanetle
hatırlıyorum.Ahtapot ızgara favori ama salatasını yemekte serbest
Tabiki hala şaraba devam :)
Ana Yemek
Ana yemeği öncekilerden bağımsız düşünmemiz lazım keza hiç
uymuyor.Bir İngiliz Klasiği Fish&Chips ama burdaki püf nokta balığı yağsız
bir şekilde fırında pişirmek.Bezelye haşlaması çok önemli bir detay ve asıl
güzellik tüm o ağır tadıyla Patlıcan kızartması...Havuç salatası ve Ayşekadın
da yani iyi birer partner ama olmazsa olmaz değil :)
Bunun yanında da Samiyen günlerinden hatıra Tarihi Tekel
birası şimdiki haliyle Bomonti
Final
Finalde çok şekerli Türk Kahvesi ve Üçyıldız dan alınmış
damla sakızlı lokum***
Haydi afiyet olsun :)
Emir Şeremet
http://emirseremet.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder